Ayıngacılar ve Sınıkçılar olmak üzere 2 aile vardır. Sınıkçılar kırık-çıkık işleriyle uğraşırlar. Bir gün Ayıngacıların küçük oğlunun bacağı sakatlanmıştır. Babası da onu alıp Sınıkçı Kadir ağa ya götürmüştür. Ne yazık ki kemik tutmuş ama etin dışına doğru tutumuş. Ayıngacı da duru mu "Sen benim oğlumun bacağını sakat bıraktın ben de seni sakat bırakacağım"demiş tam tetiğe basarken Kadir Ağa merdivenden kaçarken ağayı takılmış ve yere düşmüş. O sırada ateşlenen silahtan çıkan mermi de ayağı yerine Kadir Ağa'nın kalbine isabet etmiş. O gün bugündür Sınıkçılarla Ayıngacılar arasındaki kan davası sürmektedir.
Ardan yıllar geçmiş. İki aileden de bir sürü adam ölmüş. En son ölen Sınıkçılardan Kerim'dir. Onun öldüğü zamanlarda kardeşi Mehmet'in de bir oğlu olmuş ve adı Erek konulmuş. Erek'in ninesi sürekli oğlum büyüyecek de amcasının intikamını alacak der dururmuş. Günler geçmiş Ereke büyümüş ninesi ve annesi de diş buğdayı yapmışlar.Çocuğun önüne makas,kalma,çekiç, tarak vb. bir sürü alet konulmuş.Güya çocuk hangisini seçerse ileride onun mesleğini edinirmiş.Ama Erek hiçbirini tutmamış. Derken bahar gelmiş nine de bağa gitmiş eve bir gelmiş ki gelir gelmez dövünmeye başlamış. Gelini niye dövündüğünü sorunca da -Ayıngacılar bağdaki üzüm kütüklerini kesmişler demiş. Hatta bunlardan çıkan paralarla oğullarına motosiklet almışlar. Nine ısrarla bu kütüklerin yarısı bizim diyormuş. Ama kocası 5–10 tanesinin Sınıkçıların olduğunu söylüyormuş. Bunun üzerine karı-koca epeyi kavga etmişler. Ninenin kocası da çekip gitmiş. Aile büyüklerine sormaya. Kimisi yarısı bizim kimsi 3–5 tanesi bizim diyormuş. Sonunda muhtarla karşı tarafa haber salmış onlar da "3–5 tanesi sizin gerisi bizim" diyorlarmış. Sonra adam(Nalbant Nuri) karısına çatmış. O da kan davası ateşiyle yanıp tutuşurken duru mu 17 yaşındaki oğluna gitmiş "o motorbisiklete binmek senin de hakkın" demiş ve ortalığı birbirine katmış. Ninesi Erek'i pek seviyormuş, kendini onla avutur, hayata onla bağlanırmış. Ama onu sokağa çıkarmaya pek korkarmış çünkü ona bir şey olacağını düşünce yüreği sıkışırmış. Erek'in adam akıllı yürümesi ancak 2 yaşına gelince olmuş. Yine tam yürüyemediği için ninesi onu bir cuma namazı vakti caniye götürmüş. Orda kendi adetlerine göre çocuğa bir sürü şey yapmış. Sonunda bütün bu işlemler başarılı olmuş ve Erek yürümeyi başarmış. Günler geçmiş Erek bebek kızamık olmuş.Bakmışlar iyileşeceği yok kasabaya doktora gitmişler. Bu sırada amcası da kan davası peşindeymiş. Şimdi öldürme sırası ayıngacılardaymış. Mehmet de oğlunun ölmesini istemediğinden onu alıp Almanya'ya kaçmış. Erek, dedesi ve ninesi İstanbul'a dayılarının yanına gelmişler. Erek Büyümüş ve okula gitmeye başlamış Ama Erek okulda hiç başarılı değilmiş. Derken aradan yıllar geçmiş Bir yaz günü Erek TV almayı istemiş. Dedesi parayı bulmuş ve TV yi almışlar. Sonra lunaparka gitmek istemiş ama para yetmeyince her istediğini yapamamış. Okullar açılmış ererek yeni bir arkadaş edinmiş. Arkadaşı hasta olunca onu ziyarete gitmiş ve babasıyla sohbete dalmış meğer babası kan davasındaki karşı tarafmış. Bu fırsatı bulunca da Erek'i öldürmüş.
